28 Temmuz 2012 Cumartesi

Çakralarımız


Sonsuzluğun muhteşem ruhu Resulullah efendimiz (s.a.v.) hadis-i şeriflerinde ‘’ Salât; müminin mirâcıdır, dinin direğidir,’’ diye buyurmuşlardır. O, İslâmın beş farzından biri olan yaşanası gerçekliktir. O; kılınmaz, ancak yaşanarak ikâme olunur. Yapılan son bilimsel araştırmalara göre; bedeni, zihni ve ruhu geliştiren yoga pozisyonlarının birçoğunun namazda olduğu keşfedilmiştir.  Beş pozisyon vardır; bunlar okunan dualarla birlikte bedene, zihne ve ruha büyük faydalar sağlamaktadırlar.  Bu beş pozisyonun her biri bedenimizdeki yedi çakrayı (enerji alanını) harekete geçirir. Örneğin, Tekbir ve Kıyam pozisyonunda göğsün üzerine konan ellerin dünyada öz-bilincimize yönlendiren ve kas sisteminin, cildin, bağırsakların, karaciğerin, pankreasın, safra kesesinin ve gözlerin sağlığını denetleyen Karın boşluğu ‘’çakrasını’’ aktif hale getirdiği söylenmektedir. Eller dua için açık olduklarında; aşk, uyum ve huzur duygularının merkezi, sevgi ve şefkati denetleyen Kalp ‘’çakrasını’’ aktif hale getirmektedirler. O; kalbi, akciğerleri, boyun altı bezini, bağışıklık sistemini ve kan dolaşımı sistemini de yönetmektedir. Ayrıca, Kur’ân okumanın da kan basıncını ve korkuları azalttığı kanıtlanmıştır. Yapılan araştırmalarda ‘A’, ‘E’ ve ‘U’ sesli harfleri telaffuz edilirken yapılan titreşimlerin de kalbi, akciğerleri ve tiroit, epifiz (pineal), hipofiz ve adrenal bezlerini uyardığı laboratuvar testleri esnasında keşfedilmiştir.   Rükû pozisyonu, yogadaki Öne Bükülme pozisyonuna benzerdir. Rükû; belin, kalçaların, bacakların ve baldırların kaslarını gerer ve kanın üst gövdeye doğru pompalanmasına olanak sağlar. Midenin, karnın ve böbreklerin kaslarını yumuşatır. Bu pozisyon; zihinsel toksinlerin serbest bırakılmalarına olanak sağlayarak bilhassa başa, gözlere, kulaklara, beyine ve akciğerlere, vücudun daha üst bölgelerine daha büyük bir kan akışı da ilerletmektedir. Secdenin kişinin etrafındaki evrenle ruhani bağlantısı olan ‘’Taç çakrayı’’ aktif hale getirdiği kanıtlanmıştır. Bu sinir yolu; beyin, sinir sistemi ve epifiz bezinin (pineal bezin) sağlığıyla da bağlantılıdır. Sağlıklı fonksiyonu, kişinin iç ve dış enerjilerini dengelemektedir. Secdede de bükülmekteyiz, böylece insan varlığını sürdürme temel içgüdülerini düzenleyen ‘’Kök çakrayı’’ aktif hale getiririz. Bu, mantıklı ve pozitif düşünmenin yanı sıra yüksek motivasyonlu yaşam bakışını geliştirmeye yardım eder; lenf ve iskelet sistemlerinin, prostatın, idrar torbasının ve adrenal bezlerinin sağlığını sürdürür. Nitekim Secde esnasında üreme organlarına yarar sağlayarak ve onları yumuşatarak ‘’Kuyruk sokumu çakrasını da (yani Sakral çakrayı da)’’ büküyoruz. Ayak parmaklarını, dizleri, kalçaları ve bacakları sabit tutan Oturuş pozisyonu, yogadaki Yıldırım pozisyonuna benzerdir. Haddinden fazla uykuya eğilimli olanlar için iyidir. Buna ilave olarak, bu pozisyon; hızlı sindirime yardımcı olur, karaciğeri zehirlerden arındırır ve kalın bağırsaktaki bağırsaklara ait hareketi harekete geçirir. “Boğaz çakrası” ise namazın bitişinde baş ilk önce sağ omuza, daha sonra da sol omuza döndürülerek aktif hale getirilmektedir. Bu sinir yolu; kişisel yaratıcılığı ve iletişimi etkileyerek boğaz, boyun, kollar, eller, bronşlar ve işitmeyle bağlantılıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder