24 Temmuz 2012 Salı

Menfaat Dünyası


Menfaat dünyasında yaşamak ne kadar zor ve hazin bir durum, sizce de öyle değil mi?
Bunu düşünürken kendinizi bu aynada görüp değerlendiriyor musunuz?
Herhangi basit bir düzeyde ki işinizde bu kırıntı var mı?
Bütün bu soruları sorup dururken, arkamıza dönüp baktığımızda, kendimiz de dâhil, menfaatsiz hiçbir işin yapılmadığına tanık oluruz.
Beynimizin saklanmış bir köşesinde menfaatle tanımlanabilecek düşünceler mutlaka vardır, gizlice oraya sinmişlerdir. Ve bunları pek ara ara kullanılır. Ben bunun adına münafıklık diyorum. İçi başka dışı başka durumları vardır ortada. Çok kötü bir huydur.
Cehennemde kâfir diye bilinen ve gerçeği örtenlerin bir üst sınıfını teşkil ederler. Onlara güven duyulmaz. Toplum içinde saygın kimseler olarak tanınmazlar ve asla itibar görmezler. Bir anlam da dışlanırlar. Çünkü menfaatle yapılan yaklaşımlarda en büyük payı alırlar. Renklerini pek belli etmedikleri için fark edilmezler. Bu bakımdan onların ağızlarından çıkan “seni seviyorum” şeklindeki ifadeler dahi iyi analiz edilmelidir.
Muhakkak ki bu sınıf beklentiler ya da sahiplik duygusuyla ve kaybetmemek amacı ile yaşarlar. Zekice ama aptalca davranışlar içinde olan, içi başka yaşamı farklı olan insanlıktan yoksun kişilerin eylemleri bir süre sonra açığa çıkarken kimi zaman da kişiye ‘pes yani ’ dedirtebilir.
Din insanda karamsarlık, bazen de infial yaratan bu duruma, zekât, infak ve “kendinden önce karşındakini düşünme” şeklinde uyarılarla kesin bir müdahalede bulunuyor. Sosyal yaşantıda bunun adı empatidir. Pek tabi ki bu nitelikte bir yapının sonunda cennete gideceğini düşünemiyorsunuz haliyle sonuç aksi oluyor. Yani bir anlamda arınmanın yolunu böyle seçiyorlar.  
Şüphesiz inanç sahipleri onların yönlendirmelerinden boş şeylerden uzaklaşmasını iyi biliyorlar. Temennimiz bu tiplerle hiç karşılaşmamanızdır. Yoksa sizi bir çember içine almaları muhtemeldir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder