29 Temmuz 2012 Pazar

Dünyamızda Yaşıyoruz


Beyin, içindeki hayal dünyasında yaşar. Yaşanan her şey öyledir. O; kendindeki veri tabanı, önyargı ve şartlanmalara göre iyi, kötü, güzel, çirkin, doğru, yanlış, ahlaklı, ahlaksız gibi etiketleri yapıştırır. Böylelikle, bir olayı veya bir kişiyi aklımıza getirdiğimiz zaman onu o etiketlerle hatırlarız. Eğer o olay veya kişi bizi üzdüyse onu üzüntülü, sevindirdiyse de onu mutlu bir şekilde yâd ederiz. Yaşadığımız her şey,  cennet ve cehennemimiz oradadır. Kısacası, dünyada değil; dünyamızda yaşarız. Eğer onları etiketlemeden ’her şey yerli yerincedir, Rab her birimde dilediğini yapmaktadır ‘diye düşünürsek yanma, azap ve sıkıntıdan, yani cehennemimizden kurtulmuş oluruz. Eğer etiketlemeye devam edersek, cehennemimizi yaşamaya devam ederiz. Böylelikle muhteşem bilgi kitabımız Kur’ân’ın ve muhteşem beyin, kalplerimizin sevgilisi Resulullah efendimizin (s.a.v.) açıkladığına ‘B’ harfiyle iman etmemiş oluruz. Her birimi, her şeyi meydana getiren; Allah isimlerinin (esmâsının) açığa çıkışıdır. Var olan sadece Allah esmâsı özellikleridir. Dünyadan bir milyon üç yüz üç milyon defa daha büyük olan yıldız güneş gibi dört yüz milyar yıldızdan oluşan galaksiyi bilincimiz algılayamaz bile. Sonsuzluğu, sınırsızlığı algılayamayız bile. Bu galaksi gibi milyarlarca daha galaksi vardır evrende. Bunu açığa çıkaran ilim ve kudrettir. O’nun Zâtı hakkında konuşamayız. Çünkü biz bir esmâ açığa çıkışı olarak varız, o sonsuz ve sınırsızlığı kavrayamayız. Onun ilminden açığa çıkarmadığı, mutlak gaybdır (mutlak bilinmezliktir). Mutlak Zât, Allah ismiyle işaret edilendir. Dolayısıyla, dualar genellikle Subhaneke veya Subhanallah diye başlar.  İhlas suresindeki Lem yelid ve Lem yuled’i yaşayan, cehenneminden azad olur. Bizler kendi dünyalarımızda yaşadığımız için, dua ettiğimiz zaman Rabbimize dua ediyoruz…   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder